BAHÇE GALATA'DA BU AY

Maaş Yattı

Maaş Yattı

08 Mayıs - 20.30

Ortak geçmişlerinin aksine, hayata bakışları birbirinden farklı Murat ile Ömer’in, tanıdık bir kurumsal hayat eksenindeki hikayesi...

Murat, eşine sürpriz yapmak için bilet aldığı kapalı gişe oyunun heyecanı ile işlerini tamamlayıp ofisten çıkmak üzeredir. Fakat Ömer’e gelen bir son dakika işi, Murat’ın sürprizini ve daha fazlasını alt üst edecektir.

Devam
Maaş Yattı

Maaş Yattı

08 Mayıs - 20.30

Ortak geçmişlerinin aksine, hayata bakışları birbirinden farklı Murat ile Ömer’in, tanıdık bir kurumsal hayat eksenindeki hikayesi...

Murat, eşine sürpriz yapmak için bilet aldığı kapalı gişe oyunun heyecanı ile işlerini tamamlayıp ofisten çıkmak üzeredir. Fakat Ömer’e gelen bir son dakika işi, Murat’ın sürprizini ve daha fazlasını alt üst edecektir.

Devam
Gölge Otobanı

Gölge Otobanı

09 Mayıs - 20.30

Hayal etmek için umuda mı ihtiyaç vardır? yoksa umut için hayal etmek yeterli midir?

Bir arabada birbirine yabancı, tesadüfen bir araya gelen üç kişi yolculuk ederler. Başlarından geçen bir olay bu yolculuğun seyrini değiştirirken, karakterleri belleğin ve zamanın içinde farklı bir yolculuğa sürükler. Göçün merkezinde, bu topraklarda geçen, tesadüfi ve sıradan gözüken bu yolculuk, üç karakteri evin, umudun ve her şeye rağmen peşinde koşulacak hayallerin izinde sürükler.

"Karşılaşmalar" üçlemesinin ikinci oyunu olan "Gölge Otobanı", birbirinden farklı üç kişinin yolculuğunu gerçek ve kurmaca ikilemine taşıyarak, geçmişin, geleceğin ve şimdinin ekseninde akan bu yolda göçü, aidiyeti ve umudu yine sinemanın dilini kullanarak anlatmaktadır.

Devam
Animus

Animus

10 Mayıs - 20.30

Büyük tanımlamalara ihtiyaç duymadan öylece bakıyoruz. Görmeyi arzuladığımız şey bize idealize edilen şey değil. İçerde başka türlü bir enerji var. Bu bilinç dışı eril enerjiye alan açıyoruz. Arketipleri gölge olarak yanımızda tutuyoruz fakat hepimizin animusu kendi yolunu çiziyor. Değişen hatta dönüşen tüm psişemizle ilerliyoruz.

Yaratım ve Dans:

Nira Naz Kavaklı
Rayna Keleş
Berfin Feraye Şentürk
Harika Onur Yıldırım

Devam
Nora 2

Nora 2

11 Mayıs - 19.30

Oyun, Henrik Ibsen’in ünlü oyunu Nora (Bir Bebek Evi)‘nın devamı olarak Amerikalı oyun yazarı Lucas Hnath tarafından 2017 yılında yazılmıştır.

Ibsen’in metninin finalinde Nora, kocasını ve üç çocuğunu geride bırakarak evini terk eder. Lucas Hnath oyunu yazmaya başlarken aklında iki fikir olduğunu söylüyor: Birincisi bir kapı çalacak (Bu kapı, Nora’nın 15 yıl önce çıkıp gittiği evin kapısıdır.), ikincisi Torvald (Bu erkek, Nora’nın 15 yıl önce terk ettiği kocasıdır.) ve Nora, Ibsen’in metninde yapmadıkları şeyi, gerçek bir tartışmayı (yazarın deyişiyle ‘boka batmak’) yapacaklar. Dolayısıyla bir kapı çalınır, Anne Marie (Bu kadın, Nora’yı da, Nora gidince Nora’nın üç çocuğunu da büyüten kadındır.) kapıyı açar, gelen Nora’dır; tam 15 yıldır kendisinden hiç bir haber alınamayan, öldü zannedilen Nora. Ve oyun başlar.

Devam
Nora 2

Nora 2

12 Mayıs - 19.30

Oyun, Henrik Ibsen’in ünlü oyunu Nora (Bir Bebek Evi)‘nın devamı olarak Amerikalı oyun yazarı Lucas Hnath tarafından 2017 yılında yazılmıştır.

Ibsen’in metninin finalinde Nora, kocasını ve üç çocuğunu geride bırakarak evini terk eder. Lucas Hnath oyunu yazmaya başlarken aklında iki fikir olduğunu söylüyor: Birincisi bir kapı çalacak (Bu kapı, Nora’nın 15 yıl önce çıkıp gittiği evin kapısıdır.), ikincisi Torvald (Bu erkek, Nora’nın 15 yıl önce terk ettiği kocasıdır.) ve Nora, Ibsen’in metninde yapmadıkları şeyi, gerçek bir tartışmayı (yazarın deyişiyle ‘boka batmak’) yapacaklar. Dolayısıyla bir kapı çalınır, Anne Marie (Bu kadın, Nora’yı da, Nora gidince Nora’nın üç çocuğunu da büyüten kadındır.) kapıyı açar, gelen Nora’dır; tam 15 yıldır kendisinden hiç bir haber alınamayan, öldü zannedilen Nora. Ve oyun başlar.

Devam
Nifas

Nifas

15 Mayıs - 20.30

Nifas: Doğum yapan kadının rahminden gelen kan. Lohusalık hali.

Zeynep, Asperger sendromlu eşi Mert’in de desteğiyle bebeğine alışmaya çalışmaktadır. Bir sabah Ada’nın beşiğinde olmadığının anlaşılmasıyla her şey alt üst olur. Kendini bir türlü anne gibi hissedemeyen Zeynep, bu yüzden onu suçlayan kayınvalidesi Sevim, ona annelik konusunda sürekli tavsiyelerde bulunan kız kardeşi Özlem, Ada’nın yokluğunda krizler geçiren Mert, kayıp bebek muammasını çözmeye çalışır…
Ne kadar karışık?
Cevabı yok çünkü.
Cevabı olması şart mı?
Herkesin aklı cevap istiyor.

Devam
HardLove

HardLove

16 Mayıs - 20.30

Hayatlarından memnun olmayan iki kişi, barda tanışır ve sevişmek üzere eve gelir. Fakat teknik bir aksaklıktan dolayı sekste uzlaşamayınca konuşmak ve birbirlerini tanımak zorunda kalırlar. Böylece sevişmek için bir araya geldikleri gece boyunca arzuları ve korkularıyla tek gecelik de olsa bir ilişki kurarak yabancı olmaktan kurtulmaya çalışırlar.

HardLove, yaşamlarında gittikçe hissizleşen ve bir şeyler hissetmek için çabalayan, bu esnada tökezleyen ve devamlı başa saran insanların hikayesi.

“Ahmet: Ben hiçbir zaman öyle soft soft biri değildim zaten. Ama hard hard biri de olmadığım için şey olmuyor.
Ayşe: Hiçbir şey anlamadım biliyor musun?
Ahmet: Yani içinden gelir bir şaplak atarsın, onu demeye çalışıyorum.
Ayşe: Anladım.”

Devam
Sevgili Çocuklar

Sevgili Çocuklar

17 Mayıs - 20.30

“Sevgili Çocuklar”, Görünüşte felç olmuş bir dünyanın gözleri önünde gelişen olaylara ilişkin deneyimden doğan solo bir Dans Tiyatrosu performansıdır.
Bu olan bitene, kaç farklı anlam yüklenebilir?
Kendini çaresiz hisseden bu kadar çok bireyden oluşan insanlık arasında, bu kadar boş, bu kadar küçük ve önemsiz, bu kadar büyük bir felaketle karşı karşıya olan ben, rüyalarımın ve kabuslarımın görüntülerini paylaşırsam ne olur? Hayal gücü ve şefkatle o trajedilere yolculuk yaparsak ne olur?
Bu insanlık trajedisinin bende bıraktığı izlenimleri sahneler aracılığıyla anlatırsam ne olur? Kabuslar ve düşüncelerin sahnelenmesi yoluyla insan olarak saygınlığımın bir kısmını yeniden kazanmam mümkün olacak mı?

Acaba o zaman daha az ölü olabilecek miyim?

Devam
Sevgili Çocuklar

Sevgili Çocuklar

18 Mayıs - 20.30

“Sevgili Çocuklar”, Görünüşte felç olmuş bir dünyanın gözleri önünde gelişen olaylara ilişkin deneyimden doğan solo bir Dans Tiyatrosu performansıdır.
Bu olan bitene, kaç farklı anlam yüklenebilir?
Kendini çaresiz hisseden bu kadar çok bireyden oluşan insanlık arasında, bu kadar boş, bu kadar küçük ve önemsiz, bu kadar büyük bir felaketle karşı karşıya olan ben, rüyalarımın ve kabuslarımın görüntülerini paylaşırsam ne olur? Hayal gücü ve şefkatle o trajedilere yolculuk yaparsak ne olur?
Bu insanlık trajedisinin bende bıraktığı izlenimleri sahneler aracılığıyla anlatırsam ne olur? Kabuslar ve düşüncelerin sahnelenmesi yoluyla insan olarak saygınlığımın bir kısmını yeniden kazanmam mümkün olacak mı?

Acaba o zaman daha az ölü olabilecek miyim?

Devam
Sevgili Çocuklar

Sevgili Çocuklar

19 Mayıs - 19.30

“Sevgili Çocuklar”, Görünüşte felç olmuş bir dünyanın gözleri önünde gelişen olaylara ilişkin deneyimden doğan solo bir Dans Tiyatrosu performansıdır.
Bu olan bitene, kaç farklı anlam yüklenebilir?
Kendini çaresiz hisseden bu kadar çok bireyden oluşan insanlık arasında, bu kadar boş, bu kadar küçük ve önemsiz, bu kadar büyük bir felaketle karşı karşıya olan ben, rüyalarımın ve kabuslarımın görüntülerini paylaşırsam ne olur? Hayal gücü ve şefkatle o trajedilere yolculuk yaparsak ne olur?
Bu insanlık trajedisinin bende bıraktığı izlenimleri sahneler aracılığıyla anlatırsam ne olur? Kabuslar ve düşüncelerin sahnelenmesi yoluyla insan olarak saygınlığımın bir kısmını yeniden kazanmam mümkün olacak mı?

Acaba o zaman daha az ölü olabilecek miyim?

Devam
Bay Kanun

Bay Kanun

22 Mayıs - 20.30

Bir hukuk fakültesinde yılın ilk dersi sizler de birer öğrencisiniz. Öğrenci olarak dersi dinleyecek, parmak kaldıracak, sorulara cevap verecek ve aklınıza takılan noktaları öğretmeninize soracaksınız. Dersi geçip geçemediğinize yine siz karar vereceksiniz. İyi dersler, sınavınızda başarılar.

Devam
İnsana Aykırı Değil

İnsana Aykırı Değil

23 Mayıs - 20.30

“Hiç kuşkusuz ortada ağır bir suç var ve yine hiç kuşkusuz yasalar çiğnenmiş ve kan dökülmüştür… Madem öyle, çiğnenen yasalarınıza karşılık siz de benim başımı alın, olsun bitsin! Ama o zaman saltanat yoluyla değil de, iktidarı zorla ele geçirerek insanlığa iyilikte bulunanların da, hem de daha ilk adımda,kafasını kesmek gerekmez miydi?”
Dostoyevski’nin Suç ve Ceza adlı romanından uyarlanan oyunumuzda, Raskolnikov ve Porfiri’yi karakter özelliklerinden sıyrıltarak romanın ana çatışmasına odaklandık ve bunu yaparken suçlunun ve onu yargılayanın yer değiştirebileceği durumları göstererek adalet kavramının değişebilirliğini vurguladık.
Düşünce eyleme döndüğü anda mı suçtur? Suçluyu yargılarken ahlaki sınırlarımız var mıdır? Yoksa en az onun kadar acımasız olmak bir hak mıdır? Bu soruların cevaplarını ararken, karakterlerin çıkmazlarını fiziksel ifade yöntemleri ile araştırdık.

Devam
Yabancı

Yabancı

24 Mayıs - 20.30

Meursault bu oyunda ilk ve son kez başından geçenlerin öyküsünü anlatıyor: Var oluşuna kast edenlerin öyküsünü…
Cinayet işlediği için değil ama annesinin cenazesinde sütlü kahve ve sigara içtiği için; üstelik bu ahlak dışı tavrını utanmazca kabul ettiği için idama mahkûm edilen Meursault’nun hapsedildiği hücrelerin sonuncusundayız… Birkaç gün önce Fransız milleti adına verilmiş bir kararla bir iki saat sonra devasa bir meydanda ibret-i âlem için kafası kesilecek olan Meursault’nun son dakikalarına tanıklık edeceğiz… Biz, karar açıklanırken duruşmada ayağa kalkması istenen seyirciler son kez onun karşısındayız.

Devam
Köprüden Önce Son Çıkış

Köprüden Önce Son Çıkış

25 Mayıs - 19.30

Köprüden Önce Son Çıkış, yargılanma korkusuyla kendimizi bulmaya çalıştığımız bu
süreçte, hem bireysel hem de toplumsal hafızamızı gün yüzüne çıkararak kendimizi güvenli
bir şekilde hayata dahil etmenin yollarını aradığımız devised bir oyundur. “Toplumsal ve
kültürel etkilerin getirdiği yargılanma korkusu sebebiyle benliğimizi ortaya koymaktan
çekiniyor olabilir miyiz?” sorusunun yanıtını arayan ev arkadaşı üç kadının hikayesidir.

Devam
Boomer'ı Gördün Mü?

Boomer'ı Gördün Mü?

26 Mayıs - 17.00

Nesrin ve Sarp, evliliklerinin rutini içinde sıkışıp kalmış bir çifttir. Her gün aynı sohbetler, benzer yemekler, bir türlü tamir edilmeyen bir sigorta kutusu... Bu döngünün içinde kedileri Boomer’ın bile bir rutini vardır. Fakat bu kez Boomer’ın evden gidişi her zamankinden farklıdır ve daha önce konuşulmamış bazı konuları açar.
Duman kokusunu alıyor musunuz?

Devam
Boomer'ı Gördün Mü?

Boomer'ı Gördün Mü?

26 Mayıs - 19.00

Nesrin ve Sarp, evliliklerinin rutini içinde sıkışıp kalmış bir çifttir. Her gün aynı sohbetler, benzer yemekler, bir türlü tamir edilmeyen bir sigorta kutusu... Bu döngünün içinde kedileri Boomer’ın bile bir rutini vardır. Fakat bu kez Boomer’ın evden gidişi her zamankinden farklıdır ve daha önce konuşulmamış bazı konuları açar.
Duman kokusunu alıyor musunuz?

Devam
Girift

Girift

29 Mayıs - 20.30

içinde metin olan çağdaş dans performansı


Yaşamın karmaşıklığı içinde, zamanın lineer akışı, insan bedeninde sabit bir referans noktası oluşturur. Beden, bu zamanın hem ritmik hem de duraksız döngülerinin içinde yaşar. Bağlantısı kopmuş, akışın parçalandığı bir durumda beden patolojik bir biçimde işlemeye devam eder. Bu bozulan veya işlemeyen beden, lineer zaman içinde kendi kopuk karmaşık döngüsüne sıkışır.

Devam
N’Olcak Bu Yusuf Umut’un Hali

N’Olcak Bu Yusuf Umut’un Hali

30 Mayıs - 20.30

''Ben Yusuf Umut. Genelde böyle söyleyince hangisini kullanıyosun diye soruyolar. Ben ikisini de sevmiyom diyom. O yüzden ikisini de kullanıyom. Dedem demiş illa Yusuf koyun. Peygamber ismi, mübarek olur. Annem de Umut istemiş. İşte Yusuf Umut. Ben olmuşum.’'

Yusuf Umut, tanımlayamadığı ama vaz da geçemediği bir özgürlüğün peşinde kendi yolculuğunu anlatıyor. Acaba bu özgürlük, sınırlarından taşan Yusuf Umut’u en sonunda aradığı ortama yakınlaştırabilecek, onu çekyatların, kuralların, sınırların içinden kurtarabilecek mi?

Bi de buradan soralım;
Ne Olacak bu Yusuf Umut’un Hali?

Devam
Herkes Yolunda

Herkes Yolunda

31 Mayıs - 20.30

Herkes Yolunda, yakın çevresindeki insanların aksine “Gitme” yi henüz hiç deneyimlememiş genç bir kadının, gitmeye cesaret edişini anlatmaktadır. Karakter, seyirciyle birlikte önce odanın dışından sokağa, sokaktan ormana, denize ve en son bozkıra varan masalsı bir yolculuğa çıkmaktadır. Genç kadın, gitme ve değişme cesaretini kıran toplumsal düzene, ikili ilişkilere, aile yapısına ve büyükşehir yaşantısına karşı dürtüsel tepkiler vermek yerine, kendine özgü alaycı üslubuyla bunları sorgular ve tüm bu olgularla baş etme mücadelesi verir.
Herkes Yolunda, tiyatro, dans ve performans alanında çeşitli projelerde yer alan ve kendi projelerini de üreten sanatçının yazıp yönettiği ve aynı zamanda oynadığı ilk oyundur. Özgün ses tasarımının ve oyuncu bedeninin fiziksel sınırlarını araştırmaya yönelik düzenlenen hareketlerin merkezde olduğu bir hikâye anlatıcılığı biçimi kullanılarak oyunun masalsı dünyası kurulmaktadır. Oyuncunun, hareket ritmi, zaman, mekân ve seyirci ile kurduğu ilişki sahnede, karaktere özgü olan “oyunsu” tavrı yaratmaktadır. Karakterin; kent, sokak ve kadın-erkek ilişkilerine dair meseleleri ile kurduğu ilişki direkt, alaycı ve sorgulayıcı bir tavır üzerinden gerçekleşmektedir.

*Sanatçı, Sevgi Soysal’ın Tutkulu Perçem ve Tezer Özlü’nün Yeniden Akdeniz adlı öykülerinden ilham alarak yola çıkmıştır.

“Herkes gitti.
Gidenlerin dikenleri ile kalakaldım burada.
Şimdi kim çıkaracak bu dikenleri?
Bozkıra gideceğim. Annem bekliyor beni. O, çıkarır dikenlerimi.
Yetişmem lazım…
Yola çıkmam lazım…
Çok geç kaldım.”

“Şu an gündüz mü yoksa gece mi?
Tam bu an için ne diyorduk? Gecenin gündüze dönmeye yakın o anı…
Gece bile gündüze dönüyorken, neden kimse bana… Şşhh!
Sözcükler olmadan anlatmanın bir yolunu arıyorum. Tam şu an.
Düşüncemi izleyebiliyor musunuz?”

------------

"Oyunun 1.30 dakikalık bölümünde fotosensitif epilepsiyi tetikleyebilecek ışık kaynağı kullanılmaktadır."

Devam
BAHÇE GALATA HOME

BAHÇE GALATA

BAHÇE GALATA EKİP

INSTAGRAM'DA TAKİP EDİN

@bahcegalata